6 Kasım 2013

Riera ne yapsın?


Galatasaray dün gruptan çıkmak için oynayacağı final maçında "beraberliği" de almak için sahaya çıktı ve fakat bunu başaramadı. Eğer dün kazansaydı Juventus ile Arena'da oynayacağı maçta beraberlik de sarı kırmızılılara yetecekti. Bunun dışında Kopenhag'ın Juve ve Madrid maçlarından puan alacağını düşünmediğim için üçüncülük şansı açısından tehlike arz eden bir durum olduğunu düşünmüyorum. Lakin İstanbul'daki maça beraberlik avantajıyla çıkmak oldukça da önemliydi, olmadı.

Neden?

Otomatizasyon burada devreye girmeliydi. Gözükapalı paslar, çizgiye inen bekler, açık oyuncuları ve bunlar zorlu savunmayı aşacak pozisyonlar üretmenize yardımcı olurdu. Baskı vardı. Topu sürekli yeniden kazanıp pozisyon üretme şansı vardı. Merkezden her türlü varyasyon sonuna kadar zorlandı. Kenar ortaları keza aynı şekilde.. Lakin kiliti içeriye vereceğiniz adam eksilten tek pas çözebilirdi. O yoktu işte.. Daha çok sorun takımın hücum esnasında birbirleri ile olan uyumu  eksikti. O uyum öyle bir şey ki golü yedirmez, 4 yerine 27 hücum etmenize de olanak verir.

Ezbere, gözü kapalı pasları ya da kısaca otomatizasyonu  sıkıntılıydı. Kadro istikrarının doğurduğu en büyük güç.

Bu konuda Mancini'yi suçlamak yersiz, nasıl olabilirdi ki?

Bruma bir var iki yok. Riera lig maçlarında kesinlikle yok, Şampiyonlar Ligi maçlarında oynayabiliyor. Sakatlıklar devreye girdi. Muslera, Sneijder.. Cezalılar oldu. Selçuk, Melo.. As 11'e baktığınızda Mancini'nin bu kısa süreli GS kariyerinin her maçında oynattığı oyuncuyu bulmak çok zor.

Bu sezon Türkiye'den takımlar Avrupa'da rakiplerine karşı çok daha az oyuncuyla rekabet içerisinde giriyor. 10 oyuncusunun en az 4'ü lig maçlarında yeter seviyede pratik geliştirme şansına sahip değil.  Federasyonun aldığı kararı artık tartışmak yersiz ve fakat bu geçiş süresi içerisinde bir bedel ödettiği kesin. Bugün Bruma lig maçlarında oynayıp tecrübe kazanmış olsaydı bu maçı aldıracak performansı sergileyemez miydi? Riera keza daha iyi oynamaz mıydı? Eboue'de istikrarın getirdiği artılar olmaz mıydı?

Net bir şekilde yabancı kuralının "geçiş aşaması" içerisinde ödenen bedellerden birisidir. GS-FB-BJK gibi kulüplerin 10 yabancısı içerisinde işe yaramaz olup da kenarda süs diye bekleteceğiniz en fazla bir oyuncusu olur. O oyuncular dahi "yer" kaplıyor 24 kişilik kadro içerisinde yüzde 16'lık kesimden yüzde yüz performans almanız mümkün değil. Engellenmiş durumda.  Aslında zorunlu yedek kaleciden oynatmasanız da almak zorunda kaldığınız genç oyuncuları da çıkardığınıza lig maçlarında oynamayacak olan 4 oyuncunun oranı çok daha fazla yer tutar.

Misal lig maçlarında oyanatamadığınız oyuncular Şampiyonlar Ligi maçlarının banko oyuncularıysa eğer siz aslında rakibin 11 oyuncusuna göre neredeyse takımınızın yarısına yakın bir kısmını maç pratiğinden yoksun bırakıyorsunuz. (11'in 4'ü yeter seviyede performans vermesi imkansız)  Çünkü bu kural yerlilere kıyak geçiyor, zorla kendisinden daha iyi olan yabancının elinden oynama şansını alıyor.

Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi'nde son 8 takımı yakından inceleyip ortak paydalarını araştırdığıma ortaya çıkan sonuç şuydu: Kadro istikrarı..  Ne Bayern ne Dortmund ne Real ne de Malaga yaz transfer döneminde kadrosuna devasa değişimler yapacak transferler yapmamıştı.  Katıldığım programlarda önüne ne zaman mikrofon konulsa Avrupa başarısı için "kadro istikrarının" en önemli koşul olduğunu dile getirdim. Galatasaray'ın bu sezon böyle bir lüksü yok. Rotasyon zorunlu bir tercih olmuş durumda. Bir de buna Mancini'nin takımı tanıma aşamasında sürekli fikir değiştirmek zorunda kaldığını eklerseniz bu sonuç kaçıınılmaz.

İlk devrenin sonuna yaklaşıyoruz. Rakibin her oyuncusu en az 10 lig maçı oynamış ve Şampiyonlar Ligi maçlarında da forma giymiş.  Peki ilk devrenın yarısının geçildiği şu noktada sadece 3 Şampiyonlar Ligi maçı oynamış Riera ne yapabilir? Son 3 lig maçında da forma giyememiş yeni transfer Bruma nasıl otomatizasyonu sağlayabilir? Bruma-Riera-Eboue gibi lig maçlarında oynatamadığınız oyuncularla Şampiyonlar Ligi'nde destan nasıl yazılır.. 1 değil 2 değil 3 değil.. 24 değil bunlar 11 kişilik as kadronun 4 önemli oyuncusu.  Takımın yaklaşık yüzde 40'ı!

Tüm suçu federasyona atmak yersiz. Onlar hata yapmış olsalar dahi bir hedef uğruna "tutarlı" bir tutum takındılar. 1 yıl önce kararı açıklayıp devamında bunu uygulamaya koyuldular. Bu kararın geçiş aşamasında dahi futbol kulüplerinin Avrupa Arenası'nda vereceği zararı düşünecebilecek incelikten yoksun insanlar olması başkadır, bu karara göre kadro planlaması konusunda sorunlu hamle yapılması çok başka bir tartışma konusu.

Riera satılamadı, zorunluluktan elde kaldı belki ama satılsaydı sanki 11'ini de lig maçlarında oynatma hakkı varmışçasına yeni yabancı arayışları da yoldaydı. TFF'nin GS'dan bağımsız ülkenin Avrupa'da temsili konusunda "geçiş aşamasında" dahi olsa vereceği zararları öngörmeden uzak tutumunu eleştirelim ama bu önündeki kurala göre hareket edemeyenleri de asıl hedef yapmalı ki sportif direktör gibi kavramların gerçekte ne kadar önem teşkil ettiğini kavrayalım zira Mancini ne yapsın şu durumda? Riera nasıl oynasın? Eboue nasıl form tutsun, Amrabat bir sonraki maçta olup olmayacağını neye bakarak hesap etsin..  Oynamayacaksa nasıl hazır olsun..

3 yorum:

Adsız dedi ki...

bir de aydın var adam iyi oynayan oyunculardandı çıkana kadar. ve hala eleştirilmeyi geçtim söven adamlar var. ikinci sabri sorunu baş göstermiş galiba. bazılarının at gözlüklerini çıkarması gerek, çok büyük ihtimalle aydın sosyal medyayı takip eden bir oyuncu(o etmese eşi ediyordur çok aktif) kırk kere yok yere söylersen adamın moreli bozulur.diyeceğim o ki; etmesinler.

selaminko dedi ki...

juventus maçına beraberlik yetmediği için o kadar mutlyum ki anlatamam. hayır yanlış anlama ben galatasaray taraftarıyım. mutlu olmamın sebebi şudur. biz türk milleti olarak hayatımızın genelinde hatta yüzde 99'un da savunma yapmayı beceremiyoruz. sadece futboldan bahsetmiyorum genelde böyleyiz. bizim mentalitemiz hücumdur. ne yaparsak yapalım damarlarımızdaki kan bunu gerektiriyor. dikkat edelim beraberliğe oynadığımız maçların çoğundan mağlup ayrılmışızdır. ama mutlak galibiyet lazımsa öyle böyle değil sonuna kadar olayı zorluyoruz eğer daha maçın başında çok büyük bir fark yememişsek. kaldı ki bunu görmemiz şart biz hücum futbolu oynarsak başarılı oluyoruz. mutlak galibiyet gerektiğinde beraberliği koruma maçına göre daha çok koşup daha çok pres yapıyor ve daha hırslı oluyoruz. o nedenle juventus maçına mutlak galibiyet parolası çok ama çok iyi oldu. ilk juventus maçındaki o rezil, o ezik takımı izlemeyeceğimi umarak heyecanlanıyorum.
son not: tarihi savaşlarımızda bile çanakkale savaşındaki savunmamız bir de kanije savunması var başka var mı? ama hücum ettiklerimizden bir dünya sayabilirim.

momos dedi ki...

dayanamayıp eleştirilerimi yazma ihtiyacı duydum. çünkü bu konu bana göre çok yanlış açılardan değerlendiriliyor. TFF nin 6+0+4 kuralı yanlış hatırlamıyorsam 2012 yazında açıklanmıştı. Kulüplerin hazırlık yapması için 1 sene vakti vardı. GS veya diğer kulüpler ilk onbirlerini planlarken bu kuralara göre karar vermeliydiler.
Her ne kadar bu kararın Türk futbolcusunu gelişime teşvik etmediği iddia edilse de ben tersini düşünüyorum. Ülkemizde altyapı eğitimine verilen önem malum. Altyapılardan çıkan yeteneklere verilen şans da kısıtlı. Asıl değişmesi gereken noktaların bunlar olduğu bilinirken yabancı kısıtlamasını suçlayamayız. Yabancı sınırının insan haklarına aykırı ve adil olmadığını düşünüyorum ancak eğer amacınız Türk futbolunu ve futbolcusunu korumaksa ülkenin mevcut futbol ikliminde maalesef yabancı kısıtlaması şart. Aksi takdirde adım gibi eminim ki özellikle büyük takımlar kadrolarını tamamen yabancı futbolcularla donatmaktan kaçınmayacaklar.
GS'nin durumuna gelince, benim eleştirim şu, yabancılarla ilgili tüm sıkıntılar ortadayken neden Riera gibi aslen sol bek olmayan bir oyuncuda ısrar ediliyor? Hakan balta yetersiz görünüyorsa neden yetenek vaat eden Türk pasaportlu oyunculara şans verilmiyor? Aynı durum faklı açıdan Aydın için de geçerli. Drogba, Sneijder, Melo gibi oyunculara verilen yıllık ücretlerin yarısına -belki daha bile azına- Aydın gibi yeterince şans bulmuş oyunculara alternatif neden üretilmiyor?
GS'nin yaşadığı kadro bunalımını yabancı sınırına bağlamak, onunla ilişkilendirmek bana asıl sorunu görmezden gelmek gibi geliyor, kötü kadro mühendisliği.
Şunu görmek gerek, mevcut 6+0+4 kuralına göre takım yapılacaksa tribünde oturacak 4 yabancının onbirdeki 6lının yedeği olması gerek, diğer pozisyonların asli oyuncuları değil. Hata burada yatıyor. Ve bu hata tamamen GS'nin EU itirazına güvenip risk almasından kaynaklı. Oyunun kuralını başladıktan sonra değiştirmek oyuna ihanettir. Kurallar bellidir, itiraz etme süreleri ve hakkı da, değiştirme talebin işe yaramadığında ya oyunu oynamaktan vazgeçersin, ya da oyunu kuralıyla oynarsın. Gerisi başarısızlıktır.